Powered By Blogger

25 Haziran 2011 Cumartesi

OLdBOY 7(+)/10

-budur..

Bazı filmler var bir taraftan sinemasal anlamda çok başarılı bulurken, bir taraftan da o filmi izlemiş olmaktan rahatsız oluyorum.. tam izlemiş olmaktan demek doğru değil aslında.. bir takım sahnelerden, imalardan diyelim.. 2003 güney kore yapımı oldboy da bunlardan biri.. böyle düşününce aslında Fransız korku filmi olan martyrs’le aynı sınıfa sokabilirim.. çok başarılı bulduğum ama rahatsız olduğum ve kafamdan bu rahatsız düşünceyi bir türlü atamadığım filmler..

Film yıllar önce bir şekilde elime geçti.. izlemeden önce konusuna veya başarısına dair herhangi bir fikrim yoktu..  dolayısıyla özellikle arayıp edindiğim bir film değildi.. ve sonra izledim gördüm.. o gün bugündür bu filmden bahsedince aklıma hem bir başyapıt izlemiş olmanın keyfi hem de çapraşık abuk sabuk ilişkilerin tuhaf rahatsızlığı bir anda geliveriyor..

Neyse konuya gelelim.. Oh Dae-su’nun küçük kızının doğum günüdür ve ona doğum günü hediyesini almış sarhoş bir şekilde eve gitmektedir.. daha doğrusu eve gitmeden önce bir şekilde polislik olmuştur ve arkadaşı onu almaya gelir.. neyse efendim eve giderken kaçırılır.. kendisini bir otel odasında bulan bu adamın, kimler tarafından ve hangi amaçla kaçırıldığına ilişkin en ufak bir fikri yoktur.. odasında tv izleyip, arada kapıdaki ufak bir aralıktan verilen yemeği yiyerek tam tamına 15 yıl geçirir..  bu süre içerisinde kimse kendisiyle konuşmaz.. hayatını sürdürmesini sağlayan tek şey televizyondur..  bu yalnızlık içerisinde arada kafayı da yer tabi ki.. halüsinasyonlar görmeye başlar.. Ve muhtelif yöntemlerle kendini öldürmek ister.. ancak, onu odaya hapseden kişi/kişiler her seferinde onu hayatta tutmayı başarırlar.. bu şekilde geçen 15 yılın sonunda gene neden olduğunu anlamadan bir anda serbest bırakılır..

-kafayı yemiş insan figürü..

Hikaye bu andan itibaren, oh dae-su’nun kendisini kimlerin hangi amaçla kaçırıp tutsak ettiğini bulmak ve intikamını almak için verdiği mücadeleyi ve bu arada genç bir kızla girdiği duygusal ilişkiyi anlatıyor..

Film en başarılı intikam filmlerinden birisi bu bir gerçek.. senaryoda en ufak bir kopukluk yok.. çekimler süper.. izlediğim en iyi sahnelerden birisi adamın daracık bir koridorda, kendisini hapis tutan piyon adamlardan oluşan bir orduyu, elinde sadece bir çekiçle darma duman ettiği sahne.. kill bill tadında bir dövüş sahnesi olmakla birlikte çekiçli kahramanın dar ve uzun bir koridorda tek kişilik mücadelesi görsel anlamda gerçekten övgüye değer olmuş..

 -işte intikam böyle bir şey.. cüneyt arkın halt etmiş..

Bununla birlikte, demin de bahsettiğim belli bazı sahneler bir takım ahlaki değerleri alt üst etmiş ki bir taraftan ağzım açık hayretler içerisinde kalırken diğer taraftan işte o bahsettiğim rahatsızlık geldi oturdu içime.. ama filmin etkileyiciliğini düşündüğümde bu tarz sahneleri abartmakla haksızlık ediyor da olabilirim.. böyle başarılı kaç tane film var ki sonuçta..

Yine bazı şiddet sahnelerindeki abartının benim için olmasa da bazıları için rahatsız edici olabileceğini düşünüyorum..

Özetle sevgili sinema severler, bir iki alışılmadık sahneyi göz ardı edersek (ki edebiliriz), değişik, ilginç, eğlenceli, şaşırtıcı ve başarılı bir filmden bahsediyorum..  Ve sinefil olduğunu iddia eden herkesin mutlaka “izlenen filmler” listesinde olması gerektiğini belirtiyorum.. ve gecenin bu orta yerinde herkese iyi geceler diliyorum efenim.. güzel rüyalar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder