andrew jarecki yönetmen.. pek bildiğim bir kimse değil..ama o oyuncular yok mu o oyuncular.. o kirsten dunst olsun (brothers'da bahsetmiştim çiroz örümcek adamın sevgilisi rolünde süperdi.. ama o çirozla o güzelim kız bu kadar mı yakışmaz diyor ve açtığım parantezi kapatıyorum) hele de o ryan gosling (the notebook ve murder by numbers da kendisine karşı bir his geliştirdim.. yani hislendim.. bi hoşlantı oldu.. o ne seksapel.. o ne bakış..;) filmde yine döktürüyorlar.. gosling, psikolojisi bozulmuş dengesiz insan rolünde ödüllük..
konuya gelelim.. gerçek bir yaşam öyküsü..1980 li yıllarda new york'ta gerçekleşen bir kayıp vakası.. çözülememiş bir dava.. genç ve güzel bir kadın ortadan kayboluveriyor.. kocası new yorkun zengin emlakçılarından birinin varislerinden biri :P ancak çocukluğunda yaşadığı trajik bir olayın da etkisiyle biraz psikopat olmuş.. neyse efendime söyleyeyim.. kızla büyük bir aşkla evleniyorlar.. yalnız zaman içerisinde mutlulukları adamın çeşitli psikopatlıklarıyla gölgeleniyor.. çok etkilendim.. özellikle hikayenin gerçek olması tabi ki filmin en etkileyici tarafı.. aslında eşinin suçluluğu hiç bir zaman kanıtlanamamış olsa da,(ve film de gerçek hayattan alıntı olduğu için direk bir cinayet sahnesi ortaya koymasa da) adamı suçlayıcı bir çok sahne var.. kısacası film gayet açık ve anlaşılır bir şekilde "polisler bu işi çözememiş olabilir ama bu kadının katilinin kocası olduğunu biz biliyoruz" demiş..
gosling nasıl başarılı ki filmi izlerken o notebook'taki biricik romantik genç gitti, psikopat bir adam geldi.. ve beni sinir etti.. özellikle bir sahnede -adamın psikopatlığının ortaya çıktığı ilk sahne- kalakaldım..
çok mu duygusalım neyim.. filme iyi kaptırdım.. sonra da keşke gerçek olmasaydı diye kahroldum..
gerçek karakterlerle oyuncuların havası tutmuş.. benziyorlar da..
özet. çok güzel, sürükleyici.. sıkmıyor.. ilgiliyi kaybetmiyor.. tavsiye ediyorum.. siz de izleyin, siz de görün..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder