Powered By Blogger

25 Haziran 2011 Cumartesi

THE NOTEbOOK 8(**)/10

oooff of.. o nasıl romantizm.. o ne duygu.. o ne aşk.. o ne o..

efendim sözlerime başlamadan evvel jeremy leven'i böyle bir hikayeyi kaleme aldığı için (my sisters keeper için ayrıca bir kat daha), nick cassavetes'i de bu aşk hikayesini böyle güzel yönettiği için öpüyorum, kucaklıyorum..

-allahım büyüksün yareppim.. bulan var bulamayan var...

burada hikaye aslında bizim klasik türk filmlerinden tanıdık olan "zengin kız, fakir oğlan" konsepti üzerine kurulu.. ilk gençlik yıllarında tanışan bir kız ve bir oğlan.. kızın yaz tatili için geldiği kasabada tam bir yaz aşkı yaşanıyor.. yaş da küçük olunca offf ne aşk ne aşk.. oğlan çok karizmatik.. kız çok güzel ve cıvıl cıvıl.. birlikte süper bir yaz tatili geçirdikten sonra yazışma sözleri verilir ve kız yaşadığı şehre geri döner..

ancak bu ayrılığın devamında yeniden görüşmek ne yazık ki  mümkün olmayacaktır.. iki sevgilinin hayatı bambaşka çizgilerde ilerleyecek ancak aradan ne kadar zaman geçerse geçsin o yaz tatilinde paylaştıkları aşkı hiçbir zaman unutamayacaklardır...

derken olaylar gelişir..

-keşke sadece olaylar gelişse bey.. biz hiç gelişmesek..

tamam aşk filmi çok piyasada.. bu ilk değil son da olmayacak.. ve hikaye de çok yabancı değil tanıdık.. amma velakin bu oyuncular birbirlerine gerçekten aşık olduklarına sizi öyle bir inandırıyorlar ki.. birbirlerine bakışlarındaki gerçeklik etkiliyor belki de sizi herşeyden çok.. rachel mcadams ve ryan gosling.. gosling'e zaten bi hayranlık besliyorum.. gözler, bakışlar, o tebessüm..bir de dikkat ettim mcadams'ın izlediğim her filmini çok eğlenerek izlemişim.. zevklerimiz tutuyor demek ki :P

özetleeeee..  the oscar for best romantic movie goes toooo the notebookkkk....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder