Powered By Blogger

25 Haziran 2011 Cumartesi

THE LOVELY BONEs 7 (+)/10

Sapık bir katil tarafından öldürülen 14 yaşındaki Susie Salmon, ölümünden sonra öteki tarafa geçmeyi reddetmiştir. Arafta kalan Susie, ailesini ve katilini gözetlemekte ve ümitsizce intikam istemektedir. Aile, kaybolan kızlarının peşinde perişan durumdadır.. Ortada kızlarının hayatta olduğuna dair en ufak bir ipucu olmadığı gibi, cesedine de rastlanmamıştır.. Anne ve baba bu kaybın ardından dağılmış, anne çareyi diğer 2 çocuğu ve kocasını kendi annesine emanet edip bir süreliğine uzaklaşmakta, baba ise geçip giden zaman içinde sürekli yeni ipuçları peşinde koşmakta bulmuştur..

-güzel güzel evine giderken aklı çelinen erken ergen bakışı..

Güzel bir hikaye ama maalesef Susie için uzaktan çaresiz bir seyrediş.. 14 yaşında daha ilk öpücüğünü bile yaşamadan acımasız bir şekilde öldürülüp küçük bedeni bir kasanın içine tıkılmış bu kız, intikam istediği için ailesini bir türlü bırakıp bu olayı atlatmalarına izin verememektedir..

Psikopat katil rolünde Stanley Tucci(ki oyunculuğunu çok beğenirim) cuk olmuş.. yani bakışları, terlemesi, mimikleriyle adam en baba psikopatı sollayıp geçip gitmiş.. öyle sağlam oynamış ki adama uyuz oldum.. küçücük kızdan ne istedin be vicdansız herif diye bağırdım içimden usulca :P gel gör senaryo yazılmış, yönetmen yönetmiş, oyuncular neylesin.. onlar da oynamış.. oynamış da fena mı olmuş.. yooo.. güzel film olmuş ama zavallı kızın pat diye hayattan koparılmasına da içerlemeden yapamıyorum ne yapayım..

-güzel güzel evine giden erken ergenin aklını çelmeye çalışan psikopat adamın o masum, o sempatik, o cin duruşu...

Filmde bolca ünlü var.. Kızının acısını bir türlü atamayan baba rolünde Mark Wahlberg (nedense bendeki imajı sürekli bol kaslı, vurdulu, kırdılı filmlerin adamı şeklinde olduğu için kendisinden çok hazzetmesem de bu filme de yakışmış bir şekilde.. bir de The Departed filminde saygı duymuştum kendisine..) güzel bir oyun çıkarmış.. Anne Rachel Weisz, anneanne de Susan Sarandon.. Sarandona bayıldım, tam tipine yakışan alkolik bir anneanne olmuş..

-hayır yani neresi orası.. nedir abuk sabuk haller.. tuhaf tuhaf sahneler..

Özetleee, biraz gereksiz uzatılmış bir “ölümden öte ama cennet desen değil” tasviri (rengarenk ağaçlar, patlayan flaşlar, çeşit çeşit elbiselerle defileler vs.) dışında, bu kızın hikayesini kaçırmayın diyorum ve sevgilerimi sunuyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder