Powered By Blogger

25 Haziran 2011 Cumartesi

THE GIRL WHO PLAY WITH FIRe 7/10

Milenyum serisinin ikincisi olan The Girl Who Play With Fire, seri filmlerinin genelde yarattığı hayal kırıklığına yaklaşmamış bile.. Aslında, ilk filmde konu her ne kadar Lisbeth’le Mikael etrafında gelişse de bambaşka bir hikayeye odaklanıyordu. Yıllar önceki gizemli bir kayıp vakası araştırılmıştı.. İkinci filmde artık Lisbeth’in geçmişi detaylandırılıyor ve hikaye daha çok ona odaklandırılıyor..

-dokunma yanarsın..

Hikayeye gelelim.. Milenyum dergisi, ülkenin ileri gelenlerini de kapsayan bir seks trafiği araştırmasını yürütmektedir. Bu esnada, araştırmacı ile sevgilisinin cesetleri bulunur.. cinayet yerindeki izler, katilin Lisbeth Salander olduğunu göstermektedir. Ancak, Mikael bunun doğru olmadığından emindir.. zira Lisbeth, kadın düşmanı erkeklerden nefret etmektedir ve öldürülen araştırmacı ile sevgilisi de tam bu konuda çalışmakta kadınları sömüren erkekleri birer birer ortaya çıkarmak istemektedir.

Polis araştırması esnasında ortaya bir üçüncü ceset daha çıkar.. Maalesef maktül Lisbeth’in vasiliği görevi verilmiş olan avukattır. Bu son cinayet, olayı genç kızla iyice ilişkilendirmiştir. Polisler her yerde Lisbeth’i aramaktadır. Bu defa Mikael bu beladan kurtulmasından ona yardım etmeye çalışacaktır.

-kibrit var mı ?

Ve olaylar gelişir..

Film ilkine göre biraz daha kompleks ilerleyebilir.. ben isim konusunda çok başarılı değilim.. bir filmin içinde 10 tane ayrı isim geçti mi, hangisinin kim olduğunu ayırmakta zorlanıyorum.. bu filmde de bir sürü isim var ama hiç zorlanmadım.. peki nasıl mı :) önce kitabını okursanız, mecburen her sayfada aynı isimleri defalarca okuduğunuz için kimin neci olduğunu ezberliyorsunuz.. dolayısıyla insanları tanımakta hiç zorlanmıyorsunuz... en ilginci de çoğu karakterin tam kafamda yarattığım, daha doğrusu tam kitabın anlattığı tipte olması.. isimleri söylenmeden de kişileri tanıdım desem yeridir.. ama kitap olmasaydı bu filmi anlamakta bayağı zorlanırdım ve o zaman da filmden hiç keyif alamazdım bu da bir gerçek..

Kitabına oldukça bağlı kalmış ama tabi süre sorunundan dolayı birkaç önemsiz olayı atlamış.. örneğin Lisbeth’in yurt dışında geçirdiği süreyi neredeyse tamamen atlamış ki kitabın asıl konusuyla ilgili olmadığından olsa gerek..

O yüzden benim önerim bu filmi mutlaka ama mutlaka izlemelisiniz.. ama kitabını okuduktan sonra..
Şimdilerde 3. Kitabı bitirmek üzereyim.. o kadar zevk aldım ki hiç bitsin istemiyorum.. o yüzden böyle yavaaaaş yavaaaş, ağııır ağıııır okuyorum bitmesin diye.. ama nereye kadar.. elbette o kitap da bitecek.. sonra serinin son filmi izlenecek ve buradan sizlere anlatılacak..

Sevgiler saygılar efenim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder