Powered By Blogger

28 Ağustos 2011 Pazar

PAN'S LABYRiNTH 8/10


Fantastik filmlerden söz açılmışken Pan’s Labyrinth’ten bahsetmesem olmazdı.. Bu defa küçük bir kızın kocaman hayal dünyasından içeri giriyor ve duygusal anlamda parçalanıyorum.. Önce Alice in Wonderland kıvamında bir film olabilir mi diye düşünürken.. Belki küçük bir kızın hayal dünyasından bahsedildiği için.. tek ortak yanı bu olabilir sanırım.. onun dışında Alice ile Ofelia’nın hayatları arasında en ufak bir ortak nokta yok..

Önce konuyu özetlemek gerekirse;
 İspanyadaki iç savaş döneminin ardından hala isyancılarla askerler arasında çatışmaların sürdüğü dönemde, Ofelia, hamile annesi ile birlikte komutan olan üvey babasının yanına bir askeri kampa yerleşir. Küçük kız için, bu yeni evlerinde ilgi çekici pek bir şey olmadığı gibi, etrafta askerler ve kamp hademesi birkaç kişiden başka konuşacak kimse de yoktur.. Bu da yetmezmiş gibi, annesinin hamileliği çok zor geçmektedir ve üvey babası da çok disiplinli ve acımasız bir adamdır.. İşte bu mutsuz ortamda, Ofelia çareyi hayal dünyasına kaçmakta bulacaktır.. bir orman perisi görür ve onu ormanın derinliklerindeki  terk edilmiş bir labirent bahçeye kadar takip eder..  orada karşılaştığı Pan adındaki yaratık, Ofelia’nın yer altı krallığının prensesi olduğunu ancak insanların dünyasına hapsedildiğini söyler..  kral babası onu beklemektedir ama ona ulaşabilmek için öncelikle kendisine vereceği bir dizi tehlikeli görevi yerine getirmesi gerekmektedir.

-kızın tüm hayal ürünlerini geçtim buna takıldım arkadaş.. bu nasıl bir hayaldir nasıl bir güçtür.. nasıl bir yaratıktır...

Bu arada gerçek dünyada, kampta görevli olan ve gizlice isyancı gruba yardım eden bir kadınla arkadaşlık kurmaya başlar.. bir taraftan annesinin durumu ağırlaşmaktadır.. 

-biraz daha yakından görelim.. alla alla bu nasıl olmuş.. tırstım yani..

Olaylar gelişir..

Pan’s Labyrinth, fantastik türünde olmakla birlikte dram yanı da ağır basan, karanlık bir film.. bu yönüyle de anlaşılabileceği üzere çocuklara hitap eden bir film hiç değil... gerçekle hayali eş zamanlı ilerleten filme güzel demek eksik kalır.. öyle acımasız bir gerçeğin ortasında kızın kendine kurduğu dünyayı izlerken insan bir an gerçek olabilir mi diye düşünüyor.. film sizi kendi gerçekliğinizden iki saatliğine koparıp bambaşka bir yere götürüyor ve maalesef gittiğiniz yerden çok mutlu dönmeniz mümkün olmuyor..

Özetlee, filmi arkasından zihninizde iki saat boyunca uçup gittiğiniz yerlerin etkisi, boğazınızda bir düğüm öylece kalabilirsiniz.. mutlaka izleyiniz..

İyi geceler..

-hadi bay bay..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder