Powered By Blogger

28 Ağustos 2011 Pazar

LOVE AND OTHER dRUGS 6/10


“Diyelim ki paralel evrende aynı bizim gibi bir çift var.. Kadın sağlıklı ve adam da kusursuz..  Ama onların dünyası tatilde ne kadar para harcayacaklarından ibaret.. ya da eve temizlikçi alıp almamayı kafalarına takarlar.. Ben bu insanlar olmayı istemiyorum..  Ben bizi istiyorum.. Seni.. bu halinle.. “

Neden bu insanlar olmayı istemez ki insan.. ne güzel işte bir derdin tatilde ne kadar para harcayacağını düşünmek olsa.. daha ne ister ki insan.. diyorsanız, efendim Love and Other Drugs, bize bu sorunun cevabını (her Amerikan filmi gibi) aşkın büyüsünde aratıyor ama bulduruyor mu o izleyiciye göre değişir..


Jamie(Jake Gyllenhaal), yakışıklı, esprili bir kişiliktir.. aynı zamanda çapkınlığıyla meşhur ve duygusal içerikten de yoksun bir karakterdir.. Hiçbir kadın, Jamie’nin cazibesinden kurtulamamaktadır.. Derken Jamie, bir ilaç firmasına satış temsilcisi (tıbbi mümessil) olarak işe girer.. yeni bir şehre yerleşir ve burada doktorlarla haşır neşir olmaya başlar.. eğer satışları belli bir seviyeye çıkartabilirse büyüklerin oynadığı Şikago’ya gidebilecektir.. Bu koşturmaca içinde, hastanede günlerden bir gün 1. aşama  Parkinson hastalığından muzdarip genç ve güzel bir kadın olan Maggie’yle (Anne Hathaway) tanışır.. Onunla bir randevu ayarladığında düşündüğü sıradan ilişkilerinden fazlası değildir..  Maggie’nin de kendisinden istediği kesinlikle hiçbir duygusal bağ kurmadan sadece cinsel bir beraberlik  yaşamalarıdır.. Ve bu istek Jamie için zevkle gerçekleştirilecektir.. Ancak herşey Jamie’yle Maggie’nin umduğu gibi ilerlemeyecektir..

Olaylar gelişir..

Konu itibarıyla kısmen “No Strings Attached” filmine benzetilmesi mümkün olan filmdeki cinsel arkadaşlığın temelinde daha duygusal sebepler yatıyor..

Önceleri daha romantik komedi tadında başlayan filmin, ilerleyen dakikalarda daha çok hafif karamsar bir dram türüne kaydığı söylenebilir.. Dram yönüyle baktığınızda, kadının duygusal yıpranması ve adamın içine düştüğü ikilem etkileyici ve aslında düşündürücü..  hasta olan ve her geçen gün çok daha fazla olacak olan, ve hatta sizin yardımınız olmadan belki hareket bile edemeyecek bir insana aşık olsaydınız ne yapardınız ?
Ve tabi bir çok duygusal komedide olduğu gibi bana göre “olsa da olur olmasa da” noktasında, ama bir Cuma akşamı tek başına veya sevgiliyle film izleyelim dendiğinde çerezlik izlenebilecek bir film.. Biraz da uzadığını, bazı sahneleri ileri sardığımı da itiraf etmeliyim.. yok yok ben romantik komedi insanı değilim.. ama o da hayatın bir parçası olduğundan dışlamıyorum izliyorum :P

Bu arada Hathaway her zamanki gibi büyüleyici.. Kadına bayılıyorum.. Gözlerine, dudaklarına, tenine, saçlarına.. Hani yani o kadınsa ben neyim gerçekten bilemiyorum.. Diğer taraftan Gyllenhaal’in performansı başarılı..

Özetle, süper, hiper olmasa da size güzel zaman geçirtebilir.. o yüzden bir şans verilmesini hak ediyor..

Sevgiler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder