Powered By Blogger

29 Ağustos 2011 Pazartesi

THE cHASER 8/10

2008 Güney Kore yapımı The Chaser, Koreli bir seri katilden (Yoo Young-Chul ) esinlenerek çekilmiş son derece başarılı bir gerilim filmi... 

Eski dedektif,  yeni fahişe pazarlama müdürü (!)  Joong-ho’nun fahişelerinden iki tanesi kaybolmuştur.. Joong-ho, kızların başka biri tarafından pazarlandığı konusunda emindir.. Kızlarını pazarlayan adamların peşindedir.. Ancak elinde hiç ipucu yoktur.. Günlerden bir gün yine bir kız çağrısına evde hasta yatan bir kızını zorla gönderir.. Ardından bir şekilde arayan numaranın kayıp kızların son gittiği çağrı numarası olduğunu fark eder.. Kızını arayarak, eve gitmesini sonra adresi kendisine mesaj atmasını ister.. Mükemmel bir plan yaptığını düşünürken, aslında bu genç ve bir kızıyla tek başına hayatta kalmaya çalışan hasta kadını korkunç bir tuzağın içine gönderdiğinden haberi yoktur.. Joong-ho için olaylar hiç de planladığı gibi gitmeyecektir..

 -kovalamaca sahnesi çok gerçek, çok heyecanlı, çok iğne üstü !!!

** Bu paragraf filmle ilgili çokkk hafif de olsa bilgi veriyor.. istemeyen atlasın lütfen** Alışılmış seri cinayet filmlerinden farklı olarak (cinayetlerdeki ipuçlarından yola çıkılarak katile ulaşılması durumu) bu filmin ilk 15 dakikası içinde aslında katilimiz polis tarafından yakalanıyor.. Ancak bu yakalamanın filmimiz için değil bir son değil başlangıç olduğunu söylemek yerinde olur sanırım… Bu demek değil ki film bundan sonra geri dönüşlerle, ya da katilin ileri görüşlülüğü sonucu hazırladığı planlı olaylarla ilerliyor.. Aynı zaman sıralamasında, insanı çıldırtan, maalesef belki de gerçekten olabileceklere çok yakın geldiği için öfkelendiren bir olaylar dizisiyle devam ediyor..

-beklenen karşılaşma... ve sahnedeki fırtına öncesi müthiş sükunet..

Başlarda insana hiç de sempatik gelmeyen bilakis gayet itici ve kötü bir karakter olarak görülen Joong-ho, ilerleyen olaylarda bir şekilde sempati kazanıyor.. Yani kahramanımız aynı zamanda bir anti-kahraman da..Bu da çok sık yaşanılan bir durum değil.. Bildiğimiz üzere filmlerde “her zaman olmasa da” çoğunlukla bir karakter ya iyidir, ya da kötüdür.. Ama her kötü arada bir iyi, her iyi de arada bir kötü şeyler yapabilir öyle değil mi..

Filmi gayet beklentisiz bir şekilde izledim.. ve yine beklentisizliğin mükafatını filme bayılarak aldım.. The Chaser, karanlık, insanı bir yandan umutlandırırken bir yandan da anlamsız şekilde moralini bozan, rahatsız eden bir film..

-melaba abi.. gak guk..

Oyunculuğun da gayet başarılı olduğu film, gerilim severler için mutlaka ve mutlaka görülmesi gereken filmlerden birisi..

Özetle, filmi izleyin izleyin izleyin diyorum.. Sinir olun, heyecanlanın, “hayırrrr kaç oradan kaççç” diye bağırın diyorum.. öpüyorum efendim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder